22 Ekim 2015 Perşembe

15 ekim - 18 Ekim 2015 Rodos - Symi Seyrimiz..





Teknemiz Denizin Fatihi ;



Bu seyrimizde bize İrfan Yalçın, Koray Özbeyli, Ender Avcu ve Harun Üstünel arkadaşlarımız eşlik etti. Seyir öncesi hep birlikte 3 gün gibi kısıtlı bir zamanı nasıl değelendirebiliriz diye düşündük. Zira her birimiz tekne sahibi, yani birer kaptandık aynı zamanda. Bu arada belirtmeden geçemeyeceğim . Bu seyrin benim için en güzel hatta bazende en zor kısmı buydu aslında.

Ekip ;



Aman Allah ım Denizin Fatihi ndeki tüm misafirler kaptan !!

Öncelikle çıkış noktamız olan Hisarönü Körfezi - Turgut dan gidebileceğimiz yerler üzerine haritaya başvurduk. Bu kadar kaptan olunca seyir süreleri tabiki uzatılabiliyordu. Fakat biz kimseyi yormadan ve nöbet ihtiyacı duymadan, neler yapılabiliriz diye fikirlerimizi birbirimizle paylaştık. İlk fikir Rodos ve Symi idi. Evet güzel bir rota olabilirdi. Zira çıkış günümüz olan 16 Ekim,  batılı esecek olan rüzgarları ile, bu seyire yardımcı bile oluyordu. Fakat bu seyir için öncelikle ihtiyaçlarımızı gözden geçirmeliydik tabi ki. Tüm misafirlerin pasaportları yanlarında olmalıydı öncelikle. Ekipten sadece Harun un pasaport u olmadığını öğrendiğimizde, giriş-çıkış işlemlerinde sıkıntı yaşamamak için,  Rodos seyrini iptal etmeye karar verdik. Zira Rodos gibi bir adada resmi giriş yapmadan demirleyebileceğimizi düşünmüyorduk. Bizde o zaman giriş işlemlerinin çok sıkı olmadığı, daha küçük adaları durak noktası yapmaya karar verdik. Tilos ve Symi göründü gözümüze haritada. Evet ilk gün uzun bir seyir olacaktı hatta bu seyrin rüzgarları bizi biraz zorlayabilirdi de, ama bu kadar kaptanla, bu çokda zor olmayacaktı. Evet planımız buydu. İlk gün 40 mile yakın bir seyir ile Tilos a gidecektik. Sabah 8 gibi çıkıp ortalama 5 mil sürat ile akşam 5 civarı orada olmayı planladık. Tüm ekip,  bu plana göre hazırlığını yaparak gelecekti. Yapacağımız rota üzerinde, alışveriş imkanı olacak yere kadar, ihtiyac duyacağımız tüm yiyecek içecekler alınacak, eksikler tamamlanacaktı. Nitekim bu plan üzerinde hazırlanarak eksikleri tamamlamaya karar verdik. Harun ve İrfan araçları ile İstanbul dan hareketle İzmit ten beni alacak, oradan Koray ı Susurluk tan ve en son Ender ide İzmir den alarak Marmarise ulaşacaktık.

İlk süpriz..

Sevgili Harun onun pasaportu olmadığı için Rodos a gidemediğimizi bildiğinden, kimseye söylemeden çıkış gününden iki gün önce pasaport şubeye başvurmuş. Süpriz bir şekilde pasaportunu alarak gelmişti. Bu tüm ekibe süpriz oldu. O zaman plan değişebilir Harun un da çok istediği gibi Rodos ile başlayabilirdik seyrimize.

16 Ekim 2015 Turgut – Rodos ;

Tekneye vardığımızda saatlerimiz sabaha karşı 3 ü gösteriyordu. Yerleşme ve kamaraların hazırlığı derken yatmamız 4 ü buldu. Rodos seyri itibari ile, çok erken kalkmamıza gerek yoktu. Rotamız Turgut dan iki körfez burnu geçerek doğuya yol almaktı. Kolayına bir seyir ile toplamda 30 deniz mil yani.

İkinci Süpriz..

Rotanın değiştiğini kararlaştırdığımızda yanımızda olmadığını anladığımız Sevgili Ender, sabah saat 7 de elinde vuvuzella ile...

Evet yanlış anlamadınız. Ender sabaha karşı 4 de yatmış olan ekibi tüm nefesiyle çalmaya çalıştığı vuvuzella ile uyandırmaya çalışıyordu. Her kamaraya ayrı ayrı solo üfleyerek yapıyordu bunu hemde.
Baş kamaraya gelene kadar ben bunun bir arkadaşımız için şaka olduğunu ummakla yetindim. Uyumaya çalıştım.
Ta ki Ender in baş kamara kapısını açarak, "haydi kaptan çıkıyoruz" direktifine kadar. "Bu kimin fikri Ender!! neler oluyor burada!!" soruma, uyumaya devam eden ekibi gören Ender, bu işte bir terslik var kimse kalkmıyor acaba niye? diye düşünmesini görmem ilk günün bombası oldu.

Nitekim uykusunu almaya çalışan Ekip sabah 9 gibi uyandı. Plandan önce ekibi uyandırmaya çalışan Sevgili Ender de sabah yapılacak tüm işleri organize etmiş botumuzun eksik olan yakıtını istasyondan almış, kahvaltıyı hazırlamıştı. Saatler 10 u gösterdiğinde palamarlarımızı Rodos rotası için atmıştık.

Atabol burnuna kadar kafadan aldığımız rüzgar ile ana yelken açık şekilde seyire devam ettik. Sonrasında doğuya dönerek apaz rüzgarın keyfine vara vara Rodos rotasını tutmaya başladık. Symi nin gölgesinde olduğumuzdan rüzgar boğaz çıkışına kadar az olsada cenova ve ana yelken yardımı ile hızımızı 5 Knot larda tutmaya yetti. Boğazdan çıktığımızda 10 knota yakın iğnecikten aldığımız rüzgar ile pupa seyrine başladık. Yelkenleri ayı bacağı düzenine alarak birde Yaşar Korsan ın hediyesi olan valena velkenini donattığımızda hızımız 6 knotlara ulaşmıştı. Bu şekilde Rodos un kuzey burnuna kadar çok keyifli bir seyir yaptık.

Rodos ;

Son İki Fotoğraf Alıntıdır.

Rodos a ulaştığımızda nereye bağlanacağımız konusunda net bir kararımız yoktu. Günlerden Cuma olduğu için ana limanda resmi giriş için görevlinin sıkıştırması söz konusu olabilirdi. Ana limanın içerisine girip yoğunluğu görmek için içeride bir tur atmaya karar verdik. İçeri girdiğimizde limanın yoğun olduğunu görmemiz bizi şaşırtmadı. Zira elimizdeki Rod Heikell ın Yunan Adaları pilot kitabında ana limanın kalabalık olacağı yazmaktaydı. Seçim hakkımızı bu sene yeni açılan yeni marina denilen yerden yana kullanmaya karar verdik. Ana limandan çıkarak adanın doğu yakasında bulunan Rodos Marina ya dümen tuttuk. Marina ağzına geldiğimizde haritalarda ilginç bir şeklide tüm girişin sığlık olduğunu gördük. Haritada mendireğe yakın olan 4 metre genişliğinde bir hattın derin olduğu görülmekteydi. Tekneyi o hat içerisinde tutmaya çalışarak marina içerisine girdik. Marina gayet sakin ve korunaklı görülmekteydi. Marina neredeyse tamamen boştu. Pontonlara yaklaştığımızda bir görevlinin bizi yönlendirmek için çağırdığını gördük. Marina boş olduğu için ofis binasının önündeki ilk pontona aborda olabileceğimiz söylendi. İstenilen yere bağlanarak sabah 10 da çıktığımız Turgut dan acele etmeden eğlene eğlene yelken seyri yaparak, akşam üstü 5 civarı ilk gün seyrimizi tamamlamış olduk.

Rodos Marina ( Alıntıdır );



Bağlanmamıza yardımcı olan arkadaş evraklarımızla ofis binasına gelmemizi rica etti. İşlerimizi bitirdikten sonra geleceğimizi söyleyerek kendisi gönderdik. Yaklaşık bir on dakika sonra ön büroya evraklarımızla birlikte görüşmek üzere gittiğimizde çok sevecen, güler yüzlü bir bayanın karşılaması ile karşılaştık. İngilizce başlayan sohbetimiz kendisinin de Türk olmasını öğrenmemizle çok keyifli bir hal aldı. Türkiye de avukat olan Selen Hanım Eşinin Rodos a yerleşme isteğini geri çevirmemiş ve  mutlu mesut bir hayat yaşamaktaymış. Türkiye deki son haberleri gördüğümde çok da iyi bir karar vermişim diye ekledi. Selen hanım bize her konuda çok yardımcı oldu. Öncelikle ilk sorumuz resmi giriş işlemleri ile ilgili ne yapmamız gerektiği idi. Mesai saati bittiği için görevlilerin gelmeyeceğini bizimde başvuru için gitsek bile muhatap bulamayacağımızı söyledi. Olurda marinaya gelip bizi sorarlarsa yeni geldiğimizi söyleyerek bize bilgi vereceğini de ekledi. Çok memnun olacağımızı ilettik. Rodos ta ne yenir, ne içilir, nereleri görmeliyiz gibi sorularımıza yanıt aldıktan sonra kendisine çok teşekkür ederek bürodan ayrıldık. Selen hanım bize casino da çalışan eşi vasıtası ile shuttle ayarlamayı bile unutmamış bizleri çok mutlu etmişti. Bende kendisine jest olarak Marina Hatıra Defterine kendisinin bu yardımseverliğine karşılık güzel bir yazı yazmayı ihmal etmedim.

Rodos merkezine yaklaşık 4 km mesafedeki Rodos Marina oldukça korunaklı bir marina. Günlük bağlama ücreti olarak 42 m2 olan Denizin Fatihi için 34 € ödeme yaptık. Bu arada marina girişinin neden haritalarda sığlık göründüğünü sormayı unuttuk. Pilot kitabımızda da bununla ilgili bir bilgiye rastlamadık. Saatler akşam 7 yi gösterdiğinde merkez e gitmek üzere gelen servis aracımız Selen Hanım ın Eşi İsa Bey ile birlikte kapıda hazırdı. İsa Bey de eşi gibi yardımsever bir kişilik idi. Kısa bir şehir turu atarak bize nereleri görmemiz gerektiğini anlattı. Son durak olan Casino da bizlere VİP müşteri girişi yaptırarak ücretsiz imkanlardan yararlanma kartları vererek içerisini güzelce gezdirdi. Oyun oynamayacağımızı belirtmemize rağmen ilgisinde bir değişiklik olmadı. Sanki memleketten misafirleri gelmiş gibi çok yakından ilgilendiler her ikisi de sağolsunlar.

Casino yu dolaştıktan sonra tavsiyeleri üzerine hemen karşıdaki restaurant a yemek yemek için geçtik. Orada da bize Türk olan bir bayan yardımcı oldu. Sanki Türkiye deydik. Her gittiğimiz yerde bizi Türk ler karşılıyordu. Çok uzun zaman önce Rodos a yerleşmiş olan bu bayan burada evlenmiş ve çocuklarını Türk örf ve adetlerine uygun şekilde yetiştirmeye çalıştığını anlattı. Kendisinin tavsiyesini alarak mükellef bir akşam yemeği yedik. İlgili bayana araç kiralamak istediğimizi ilettiğimizde hemen bir kiralama ofisini arayarak en uygun şekilde bir araç getirtti sağ olsun. Çok şanslıydık hiçbir şey aramamıza gerek kalmamıştı. Ücretsiz servis ile şehre gelmiş, en güzel restaurant da yemek yemiş, istediğimiz aracın uygun şekilde kapımıza kadar gelmesi sağlanmıştı. Bu misafirperverlikleri için tüm bu insanlara teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Kiraladığımız araçla şehrin en hareketli caddelerinden en ücra köşelerine kadar gezerek, bu anların tadını çıkardık o gece. Geç saatlere kadar Rodos u keşfettik. Gece yarısı da teknemize dönerek dinlenmeye çekildik.

Yarın ki planımız Bodrum a benzerliğiyle anlatılan Lindos sahil kasabasını dolaşmak. Rodos merkeze araçla 40 km. mesafede olan bu kasaba yatçıların uğrak yeri imiş.   

Pupa Rüzgarda Bilimum Yelken Denemelerimiz ;


Rodos Marina ve Bir Güzel 'HR' ;

 Rodos Merkez ;





                                      
17 Ekim 2015 Rodos – Symi ;

Sabah 10 civarı tüm ekip kalkmış kahvaltı için hazırdı. Hep birlikte Rodos merkez e giderek gözümüze kestirdiğimiz bir cafe de omlet ve tost dan oluşan kahvaltımızı yaptık. Şehirde bir süre deniz malzemeleri satan bir iki dükkanı gezdikten sonra Lindos a hareket ettik. Lindos yolu dağlık iki şeritten oluşan virajlı bir yol. Yol üzerinde turistik bazı yerler mevcut, bunlardan bir kaçı hand made kuyumcular ve seramik atölyeleri. Ekibimiz çok neşeli sağolsunlar. Yol boyunca hiç canımız sıkılmıyor. Yaklaşık bir saat süren araba yolculuğu ile Lindos a varıyoruz. Lindos un hemen girişinde uğramamız için bilgi verilen İcebar gözümüze çarpıyor. Dönüşte girmek üzere hafızamıza kaydediyoruz. Ana yoldan 1 kilometre kadar deniz seviyesine inilen Lindos kasabasında sezon artık kapanmış. Kalabalık azalmış. Ana yoldan bakıldığında çok güzel bir manzaraya sahip bu kasaba. Hemen üzerinde bulunan bir kale ve onun iki yanında birer koy mevcut. Manzara muhteşem. Kasaba merkezine indiğimizde daracık sokaklarla birbirine bağlı yürüme yolları görülmekte. Bu yürüme yollarında, eşeğiyle ile meşhur Rodos un turist rehberleri sizi beklemekte. Bu dar sokakların merkezinde ufacık bir meydanı mevcut. Bu meydanda da eşeklerin toplandığı kapalı bir alan. Gözümüze kestirdiğimiz ilk sokağa dalıyoruz. Sokakların içerisi turistik eşya satan ufacık dükkanlarla dolu. Bir süre sokakları dolaştıktan sonra yorulup bir manzarada soluklanıyoruz. Sonraki durağımız olacak koylara yukarıdan bakıyoruz. Lindos Bodrum un minyatür hali. Beyaz evleri Bodrum evlerine benziyor. Genelde benzeyen başka da bir şey yok açıkcası. Klasik turistik bir kasaba. Dikkatimizi çeken o kadar eşşeğe rağmen yollarında ne bir pislik ne de bir koku mevcut. Gayet temiz bir yer.

Buradan çıkıp Lindos Koyu nun plajına iniyoruz. Koy gayet korunaklı bir yer. Yelkenli tekneniz ile kıyıya fazla yaklaşamıyorsunuz zira derinlik müsade etmiyor. Müsade ettiği yerde de tonoz şamandıraları mevcut, sanırım gelen teknelerin içeri girmemesi için hazırlanmışlar. Plajı ve denizi hayal kadar temiz ve bakımlı. Plaj bölümünde gelen turistlerin kullanımı için ücretli şezlonglar mevcut.

Lindos un güney tarafında bir koy daha mevcut. Burası Lindos tan çok daha güzel bir yer. Nerdeyse havuz denilecek kadar kapalı ve yelkenli teknelerin giremeyeceği kadar dar bir girişe sahip. İçeride birkaç ufak motoryat ve balıkcı demirde beklemekte. Sahili yine şezlonglar ile turistlerin kullanımına müsait. Denizi tertemiz ve balıklar neredeyse elle tutulacak kadar çok. Burada kendimize engel olamayıp atlıyoruz denize. Buraları görmek İrfan ın fikri idi. Başta ekip olarak itiraz etmiştik, tekne ile gidebileceğimiz yerleri gezelim araba kiralamayalım demiştik. Fakat hepimiz bu geziden memnun kaldık. İyi ki de gidip görmüşüz.

 Lindos Sokakları ;

 
Lindos Koyu Panaromik ;

 

Lindos un Güney Koyu ( Agios Pavlos ) ;
 

 


 

 
Dönüşte uğramak üzere yerini öğrendiğimiz Lindos İcebar a geliyoruz. Burası daha önce benzerlerini dergilerden gördüğüm ilginç bir bar. İçeride duvarlar buz küplerinden yani bir nevi İglo konsepti. Masalar, koltuklar, bar hatta bardaklar bile buzdan. İçerideki her şey buzdan yani anlayacağınız. Girmeden size Eskimo kıyafeti veriyorlar üşümemeniz için. Tabi biz beş dakika önce yüzmüş ve ıslak şortlarla geldiğimiz için Eskimo kıyafetleri pek iş görmedi. Ayıptır söylemesi hata kıçımız dondu diyebilirim. Zaten normal şartlarda içeride otuz dakikadan fazla durulduğunu da pek zannetmiyorum. Nitekim bir on dakika sonra bizde dışarı çıkmak durumunda kaldık. Dışarısı yirmi beş derece olduğu için alışmak tabi birkaç dakikamızı aldı. Ama girdiğimize değdi diyebilirim. Bu değişik konsepti görmeyi hep istemiştim.

Lindos İCE Bar ;


 

 

İcebar dan çıktıktan sonra artık Rodos Merkez e dönebilirdik. Şimdi planımız bir şeyler atıştırıp yola çıkmak. O arada fark ediyoruz ki Ender in İpad i Akşam Casino da unutmuşuz. Onu almak için Casino ya gitmişken karşısındaki bir gece önce yemek yediğimiz mekanda yemek yiyoruz.  Ve marinaya geri dönüyoruz. O arada teşekkür etmek için Marina Ofis e uğruyor ve geç çıkışımızın bedeli olan ödememizi yapıyoruz. Toplamda  beş saat aştığımız çıkış süremiz için yarım gün ödeme talebimizi üzülerek geri çevirdiklerini söylüyorlar. Tam gün ödeme yapıyoruz ve vedalaşıyoruz.

Rodos u ekip olarak çok beğeniyoruz. Merkez liman kalabalık ve rahatsız edici müzikleri olduğu için Rodos Marinayı tercih etmiştik. Bu kararımızın doğru bir karar olduğunu konuşuyor ve pruvamızı Symi ye çevirerek yola revan oluyoruz.

Çıkış saatimiz akşam üstü altı. Gece seyri hazırlıklarına başlıyor ve çıkmadan ana yelkenimizi hazırlıyoruz. Marina çıkışında yaklaşık 20 Knotlarla esen bir rüzgar karşılıyor bizi. Gideceğimiz yönden yani tam kafadan gelen bir hava bu. Bizde yönümüzü sancak yönde, gelen rüzgara kırk derece tutarak orsa yelken düzeni ile tırmanmaya başlıyoruz. Bu seçim yolumuzu biraz uzatmamıza sebep olacak. Ama hiç değilse kafadan deniz yemeden seyir yapabilecek ve yelkenlerimizi kullanabileceğiz. Bu rota ile Kızılada açıklarına düşeceğiz sonrasında anakaranın saçağına saklanıp deniz yemeden Bozburun u dönerek Symi Adasının Pedi Koyu na dümen tutacağız.

Saatlerimiz 22:30 u gösterdiğinde Pedi Koyu nun ağzına geliyoruz. Bu saatte Symi merkeze gidecek bir araç olmayacağı aklıma geliyor. Zira bağlanmamız gece yarısını bulacak. Aklıma Symi Merkez Liman a girmek geliyor. Sezon kapandığı için kalabalık olmayacağını düşünüyorum. Rotamızı Symi Merkez Liman olarak düzeltiyoruz. Zaten çok da uzak değil, yolumuz 2-3 mil uzuyor. Yeni rota ile yol alırken şaşırtıcı bir olay geliyor başımıza.

Son Sürpriz..

Symi Liman ı girişine çok az yolumuz kalmış artık hazırlıklara başlamak üzereydik ki birden dümende olan İrfan yol keserek Fatih gelmen lazım diyerek beni çağırdı. Yol kesmesi beni şaşırttı, bir sorun olduğu geldi hemen aklıma ki yanılmadığımı anladım havuzluğa çıkınca. Yunan Sahil Güvenlik botu kontrol için bir anda yanımızda bitmiş ve yine o an tüm projektörlerini bize doğrultmuştu. Aslında ben içeride elimde ipad ile radar ekranını kontrol etmekteydim ama ne var ki birkaç dakika gözümü ekrandan ayırmıştım. Ve şansa o boşlukta yanımıza gelmişlerdi. Herkes çok şaşırdı tüm ışıkları kapalı şekilde bize çapacak kadar yaklaşan bot birden ışıklarını açınca havuzlukta bulunan ekibi şok etmişti. Görevliler teknede kaç kişi olduğunu, çıkış limanımızı ve nereye gittiğimizi sordular. Gerekli bilgileri kendilerine vermemize rağmen bize tereddütle bakan görevlilere gülerek sorun olmayacağını Symi ye bir çok kez geldiğimizi söyledik. O anda da bir aksilik eseri rüzgar yön değiştirerek üzerinde yol olmayan teknemizi çevirince bizim ekip bir anda stres altına girdi. Tabi hemen tekneyi düzeltmek için her birimiz yapmamız gerekenlere yöneldik. O ara Sahil Güvenlik iyi seyirler dileyerek bizden uzaklaştı. Olay sonrası kritik yaptığımızda o gece ay olmadığı için her şeye müsait olan o karanlık gecenin onlar üzerindeki gerginliğini anladık. Bir süre 2 mil açığımızda daireler çizerek radarları ile bizi takip ettiler. Biz limana yönelince de görev yerlerine geri döndüler. Bu yaşadığımız olay bizi istemesek de gerdi tabi. Baskın yapar gibi gelmeleri, bir anda ışıklarını açıp bizi korkutmaları, bizimde onları radarımızda fark edemeden üzerimize çullanmaları hoş değildi. Neyse sonuçta görevleri diyerek bu tatsız durumu görmemezlikten geldik. Ama bu macera bize ders oldu, ayın olmadığı gecelerde radar ekranını en yakın konuma alıp etrafımızı devamlı taramalıyız dedik. 

Saatlerimiz gece yarısını gösterirken liman içerisine girdik. Pantelis Restaurant ın tam önünde aborda olabileceğimiz yer ararken tam da önünün boş olduğunu görmek bizi sevindirdi. Orayı isteme sebebim Pantelis in yakın arkadaşım olmasıydı. Sakince bağlanarak bu seyrimize de tamamlamanın hazzı ile, likidlerimizi doldurup aysız karanlık o gecenin güzelliğine kadeh kaldırdık. Bu gece son gecemizdi. Kayığımızın havuzluğunda masamızı kurarak gece geç saatlere kadar sohbet ettik. İlerleyen saatlerde de dinlenmeye çekildik.

                                        



 


        
                                                 
           Denizin Fatihi ;

18 Ekim 2015 Symi - Turgut ;

Sabah saat 10 gibi uyanan ekip ekmeğimizi almış kahvaltımızı hazırlamıştı. Kahvaltıdan sonra kış için hazırlık yapmam gerektiğini yardım ederlerse işlerin kolaylanacağını ilettiğim ekip sağolsun hemen işlere daldı.

Bugün dönüş günümüz olduğu için teknede yapılacak işlere odaklandık. Su kaçıran hatch lere izole yapılması, anten kablomuzun yenilenmesi yüzünden kablo girişlerinin mastiklenmesi ve gurcatanın güverteye giren bölümlerinin açılıp kış için bir sorun yaratıp yaratmayacağı kontrol edilecekti. Tüm ekip sağolsun ellerinde takımlarla bir yerleri sökerek benim tek başıma bir günümü alacak bu işleri birkaç saatte bitirdi. Saatlerimiz öğleden sonra üçü gösterdiğinde artık ayrılmaya hazırdık.

Dönüş rotamızda iken sevgili İrfan yolumuzu bir mil uzatarak sevdiği bir bölgede yüzme molası vermemizi istedi,  bizde ona uyarak tamam dedik. Gitmek istediği yer Symi Liman çıkışındaki adaboğazı idi. Limandan uzaklaştıkça artar rüzgar 20 knotları bulmuştu. Arkasında saklı olduğumuz adanın saçağından çıktığımızda ise 25-30 knot lar esmekteydi. Bu fikrin iyi bir fikir olmadığını boğazdan geçtikten sonra havanın bizi zorlayacağını anlamamıza rağmen macerayı seven bazı ekip üyelerimizin ısrarı ile devam etmeye karar verdik. Adaboğazından çıkıp rotamıza dönünce hava ve deniz iyice çıldırmış bordamızda patlayan dalgalar tekneyi salıncak gibi sallamaya başlamıştı. Ne yapalım bu kararı biz verdik çekeceğiz diyerek sallana yuvarlana Turgut a dümen tutmaya devam ettik. Yolumuz üzerinde bulunan, Hisarönü nün güney doğusundaki adaların içinden geçelim mi acaba diye düşünürken iyice oturan rüzgar, pupamıza dönünce sakin seyir yapmaya başladık. Ve Adaların arkasına girmeye karar verdik. Ayı bacağı yelken düzenine geçip dümeni de Koray verdikten sonra belki balık da tutarız diyerek iki oltamızıda da suya attık. Turgut önlerine kadar çektiğimiz oltalarımızdan hiçbir balık alamadık ama bir denizadamı yakaladık sonunda. Temizlik yaparken kovayı düşüren Koray almak için botla peşine düştüğünde oltalara dikkat etmesini bilmesine rağmen dönüşte istemeden de olsa tüm oltaları birbirine karıştırarak gelmişti. Gözden çıkardığımız oltaları toplarken sıkıntısız almamız iyi bir haber oldu bizler için. 

Saatler 20:00 gösterdiğinde Turgut a bağlanmış, teknede bu kadar kaptan olmasına rağmen  sorunsuz bir seyahat yapmanın hazzı ile İstanbul a dönüş yolu için hazırlıklarımızı bitirmiştik.

Pantelis Restaurant ;


Symi ;












Yine bu seyahatimizde de Lotus dan kalan alışkanlığımız ile gezimizin EN lerini belirledik Efendim;

En Güzel Koy Lindos ve Güney Koyu Agios Pavlos
En Keyifli Yelken Turgut – Rodos Arası ( Ayı bacağı + Balon )
En İyi Ahçı Ender ( Sağolsun bizi hiç mutfağa sokmadı )
En Çalışkan Ekip Üyesi Koray ( Son günkü işlerin en zorlarını o yaptı sağolsun )
En Sevdiğimiz Ada Rodos ( İlk defa gitmiştik yoksa aslında her zaman Symi )
En Beğendimiz Liman Symi Merkez Limanı
En Yardımsever Kişilik Rodos Marina Selen Hanım Ve Eşi İsa Bey




Eve efendim yine geldik bir seyahatimizin sonuna, seyir yazımı okuduğunuz için teşekkür eder bir sonraki seyahatimizde görüşmeyi dilerim ..



Selametle ..

Fatih Tanış

S / Y Denizin Fatihi