Teknemiz Denizin Fatihi ;
Bu seyrimizde bize
İrfan Yalçın, Koray Özbeyli, Ender Avcu ve Harun Üstünel arkadaşlarımız eşlik
etti. Seyir öncesi hep birlikte 3 gün gibi kısıtlı bir zamanı nasıl
değelendirebiliriz diye düşündük. Zira her birimiz tekne sahibi, yani birer
kaptandık aynı zamanda. Bu arada belirtmeden geçemeyeceğim . Bu seyrin benim
için en güzel hatta bazende en zor kısmı buydu aslında.
Aman Allah ım
Denizin Fatihi ndeki tüm misafirler kaptan !!
Öncelikle çıkış
noktamız olan Hisarönü Körfezi - Turgut dan gidebileceğimiz yerler üzerine
haritaya başvurduk. Bu kadar kaptan olunca seyir süreleri tabiki
uzatılabiliyordu. Fakat biz kimseyi yormadan ve nöbet ihtiyacı duymadan, neler
yapılabiliriz diye fikirlerimizi birbirimizle paylaştık. İlk fikir Rodos ve
Symi idi. Evet güzel bir rota olabilirdi. Zira çıkış günümüz olan 16 Ekim,
batılı esecek olan rüzgarları ile, bu seyire yardımcı bile oluyordu.
Fakat bu seyir için öncelikle ihtiyaçlarımızı gözden geçirmeliydik tabi ki. Tüm
misafirlerin pasaportları yanlarında olmalıydı öncelikle. Ekipten sadece Harun
un pasaport u olmadığını öğrendiğimizde, giriş-çıkış işlemlerinde sıkıntı
yaşamamak için, Rodos seyrini iptal etmeye karar verdik. Zira Rodos gibi
bir adada resmi giriş yapmadan demirleyebileceğimizi düşünmüyorduk. Bizde o
zaman giriş işlemlerinin çok sıkı olmadığı, daha küçük adaları durak noktası
yapmaya karar verdik. Tilos ve Symi göründü gözümüze haritada. Evet ilk gün
uzun bir seyir olacaktı hatta bu seyrin rüzgarları bizi biraz zorlayabilirdi
de, ama bu kadar kaptanla, bu çokda zor olmayacaktı. Evet planımız buydu. İlk
gün 40 mile
yakın bir seyir ile Tilos a gidecektik. Sabah 8 gibi çıkıp ortalama 5 mil sürat ile akşam 5
civarı orada olmayı planladık. Tüm ekip, bu plana göre hazırlığını
yaparak gelecekti. Yapacağımız rota üzerinde, alışveriş imkanı olacak yere
kadar, ihtiyac duyacağımız tüm yiyecek içecekler alınacak, eksikler
tamamlanacaktı. Nitekim bu plan üzerinde hazırlanarak eksikleri tamamlamaya
karar verdik. Harun ve İrfan araçları ile İstanbul dan hareketle İzmit ten beni
alacak, oradan Koray ı Susurluk tan ve en son Ender ide İzmir den alarak
Marmarise ulaşacaktık.
İlk süpriz..
Sevgili Harun onun
pasaportu olmadığı için Rodos a gidemediğimizi bildiğinden, kimseye söylemeden
çıkış gününden iki gün önce pasaport şubeye başvurmuş. Süpriz bir şekilde
pasaportunu alarak gelmişti. Bu tüm ekibe süpriz oldu. O zaman plan değişebilir
Harun un da çok istediği gibi Rodos ile başlayabilirdik seyrimize.
16 Ekim 2015 Turgut
– Rodos ;
Tekneye
vardığımızda saatlerimiz sabaha karşı 3 ü gösteriyordu. Yerleşme ve kamaraların
hazırlığı derken yatmamız 4 ü buldu. Rodos seyri itibari ile, çok erken
kalkmamıza gerek yoktu. Rotamız Turgut dan iki körfez burnu geçerek doğuya yol
almaktı. Kolayına bir seyir ile toplamda 30 deniz mil yani.
İkinci Süpriz..
Rotanın değiştiğini
kararlaştırdığımızda yanımızda olmadığını anladığımız Sevgili Ender, sabah saat
7 de elinde vuvuzella ile...
Evet yanlış
anlamadınız. Ender sabaha karşı 4 de yatmış olan ekibi tüm nefesiyle çalmaya
çalıştığı vuvuzella ile uyandırmaya çalışıyordu. Her kamaraya ayrı ayrı solo
üfleyerek yapıyordu bunu hemde.
Baş kamaraya gelene
kadar ben bunun bir arkadaşımız için şaka olduğunu ummakla yetindim. Uyumaya
çalıştım.
Ta ki Ender in baş
kamara kapısını açarak, "haydi kaptan çıkıyoruz" direktifine kadar.
"Bu kimin fikri Ender!! neler oluyor burada!!" soruma, uyumaya devam
eden ekibi gören Ender, bu işte bir terslik var kimse kalkmıyor acaba niye?
diye düşünmesini görmem ilk günün bombası oldu.
Nitekim uykusunu
almaya çalışan Ekip sabah 9 gibi uyandı. Plandan önce ekibi uyandırmaya çalışan
Sevgili Ender de sabah yapılacak tüm işleri organize etmiş botumuzun eksik olan
yakıtını istasyondan almış, kahvaltıyı hazırlamıştı. Saatler 10 u gösterdiğinde
palamarlarımızı Rodos rotası için atmıştık.
Atabol burnuna
kadar kafadan aldığımız rüzgar ile ana yelken açık şekilde seyire devam ettik.
Sonrasında doğuya dönerek apaz rüzgarın keyfine vara vara Rodos rotasını
tutmaya başladık. Symi nin gölgesinde olduğumuzdan rüzgar boğaz çıkışına kadar
az olsada cenova ve ana yelken yardımı ile hızımızı 5 Knot larda tutmaya yetti.
Boğazdan çıktığımızda 10 knota yakın iğnecikten aldığımız rüzgar ile pupa
seyrine başladık. Yelkenleri ayı bacağı düzenine alarak birde Yaşar Korsan ın
hediyesi olan valena velkenini donattığımızda hızımız 6 knotlara ulaşmıştı. Bu
şekilde Rodos un kuzey burnuna kadar çok keyifli bir seyir yaptık.
Rodos a
ulaştığımızda nereye bağlanacağımız konusunda net bir kararımız yoktu. Günlerden
Cuma olduğu için ana limanda resmi giriş için görevlinin sıkıştırması söz
konusu olabilirdi. Ana limanın içerisine girip yoğunluğu görmek için içeride
bir tur atmaya karar verdik. İçeri girdiğimizde limanın yoğun olduğunu görmemiz
bizi şaşırtmadı. Zira elimizdeki Rod Heikell ın Yunan Adaları pilot kitabında
ana limanın kalabalık olacağı yazmaktaydı. Seçim hakkımızı bu sene yeni açılan
yeni marina denilen yerden yana kullanmaya karar verdik. Ana limandan çıkarak
adanın doğu yakasında bulunan Rodos Marina ya dümen tuttuk. Marina ağzına
geldiğimizde haritalarda ilginç bir şeklide tüm girişin sığlık olduğunu gördük.
Haritada mendireğe yakın olan 4
metre genişliğinde bir hattın derin olduğu
görülmekteydi. Tekneyi o hat içerisinde tutmaya çalışarak marina içerisine
girdik. Marina gayet sakin ve korunaklı görülmekteydi. Marina neredeyse tamamen
boştu. Pontonlara yaklaştığımızda bir görevlinin bizi yönlendirmek için
çağırdığını gördük. Marina boş olduğu için ofis binasının önündeki ilk pontona
aborda olabileceğimiz söylendi. İstenilen yere bağlanarak sabah 10 da
çıktığımız Turgut dan acele etmeden eğlene eğlene yelken seyri yaparak, akşam
üstü 5 civarı ilk gün seyrimizi tamamlamış olduk.
Bağlanmamıza
yardımcı olan arkadaş evraklarımızla ofis binasına gelmemizi rica etti.
İşlerimizi bitirdikten sonra geleceğimizi söyleyerek kendisi gönderdik.
Yaklaşık bir on dakika sonra ön büroya evraklarımızla birlikte görüşmek üzere
gittiğimizde çok sevecen, güler yüzlü bir bayanın karşılaması ile karşılaştık.
İngilizce başlayan sohbetimiz kendisinin de Türk olmasını öğrenmemizle çok
keyifli bir hal aldı. Türkiye de avukat olan Selen Hanım Eşinin Rodos a
yerleşme isteğini geri çevirmemiş ve
mutlu mesut bir hayat yaşamaktaymış. Türkiye deki son haberleri
gördüğümde çok da iyi bir karar vermişim diye ekledi. Selen hanım bize her
konuda çok yardımcı oldu. Öncelikle ilk sorumuz resmi giriş işlemleri ile
ilgili ne yapmamız gerektiği idi. Mesai saati bittiği için görevlilerin
gelmeyeceğini bizimde başvuru için gitsek bile muhatap bulamayacağımızı
söyledi. Olurda marinaya gelip bizi sorarlarsa yeni geldiğimizi söyleyerek bize
bilgi vereceğini de ekledi. Çok memnun olacağımızı ilettik. Rodos ta ne yenir,
ne içilir, nereleri görmeliyiz gibi sorularımıza yanıt aldıktan sonra kendisine
çok teşekkür ederek bürodan ayrıldık. Selen hanım bize casino da çalışan eşi
vasıtası ile shuttle ayarlamayı bile unutmamış bizleri çok mutlu etmişti. Bende
kendisine jest olarak Marina Hatıra Defterine kendisinin bu yardımseverliğine
karşılık güzel bir yazı yazmayı ihmal etmedim.
Rodos merkezine
yaklaşık 4 km
mesafedeki Rodos Marina oldukça korunaklı bir marina. Günlük bağlama ücreti
olarak 42 m2
olan Denizin Fatihi için 34 € ödeme yaptık. Bu arada marina girişinin neden
haritalarda sığlık göründüğünü sormayı unuttuk. Pilot kitabımızda da bununla
ilgili bir bilgiye rastlamadık. Saatler akşam 7 yi gösterdiğinde merkez e
gitmek üzere gelen servis aracımız Selen Hanım ın Eşi İsa Bey ile birlikte
kapıda hazırdı. İsa Bey de eşi gibi yardımsever bir kişilik idi. Kısa bir şehir
turu atarak bize nereleri görmemiz gerektiğini anlattı. Son durak olan Casino
da bizlere VİP müşteri girişi yaptırarak ücretsiz imkanlardan yararlanma
kartları vererek içerisini güzelce gezdirdi. Oyun oynamayacağımızı belirtmemize
rağmen ilgisinde bir değişiklik olmadı. Sanki memleketten misafirleri gelmiş
gibi çok yakından ilgilendiler her ikisi de sağolsunlar.
Casino yu
dolaştıktan sonra tavsiyeleri üzerine hemen karşıdaki restaurant a yemek yemek
için geçtik. Orada da bize Türk olan bir bayan yardımcı oldu. Sanki Türkiye
deydik. Her gittiğimiz yerde bizi Türk ler karşılıyordu. Çok uzun zaman önce
Rodos a yerleşmiş olan bu bayan burada evlenmiş ve çocuklarını Türk örf ve
adetlerine uygun şekilde yetiştirmeye çalıştığını anlattı. Kendisinin tavsiyesini
alarak mükellef bir akşam yemeği yedik. İlgili bayana araç kiralamak
istediğimizi ilettiğimizde hemen bir kiralama ofisini arayarak en uygun şekilde
bir araç getirtti sağ olsun. Çok şanslıydık hiçbir şey aramamıza gerek
kalmamıştı. Ücretsiz servis ile şehre gelmiş, en güzel restaurant da yemek
yemiş, istediğimiz aracın uygun şekilde kapımıza kadar gelmesi sağlanmıştı. Bu
misafirperverlikleri için tüm bu insanlara teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Kiraladığımız
araçla şehrin en hareketli caddelerinden en ücra köşelerine kadar gezerek, bu
anların tadını çıkardık o gece. Geç saatlere kadar Rodos u keşfettik. Gece
yarısı da teknemize dönerek dinlenmeye çekildik.
Yarın ki planımız
Bodrum a benzerliğiyle anlatılan Lindos sahil kasabasını dolaşmak. Rodos merkeze
araçla 40 km.
mesafede olan bu kasaba yatçıların uğrak yeri imiş.
Pupa Rüzgarda Bilimum Yelken Denemelerimiz ;
Rodos Marina ve Bir Güzel 'HR' ; |
Rodos Merkez ;
17 Ekim 2015 Rodos
– Symi ;
Sabah 10 civarı tüm
ekip kalkmış kahvaltı için hazırdı. Hep birlikte Rodos merkez e giderek
gözümüze kestirdiğimiz bir cafe de omlet ve tost dan oluşan kahvaltımızı
yaptık. Şehirde bir süre deniz malzemeleri satan bir iki dükkanı gezdikten
sonra Lindos a hareket ettik. Lindos yolu dağlık iki şeritten oluşan virajlı
bir yol. Yol üzerinde turistik bazı yerler mevcut, bunlardan bir kaçı hand made
kuyumcular ve seramik atölyeleri. Ekibimiz çok neşeli sağolsunlar. Yol boyunca
hiç canımız sıkılmıyor. Yaklaşık bir saat süren araba yolculuğu ile Lindos a
varıyoruz. Lindos un hemen girişinde uğramamız için bilgi verilen İcebar
gözümüze çarpıyor. Dönüşte girmek üzere hafızamıza kaydediyoruz. Ana yoldan 1 kilometre kadar deniz
seviyesine inilen Lindos kasabasında sezon artık kapanmış. Kalabalık azalmış.
Ana yoldan bakıldığında çok güzel bir manzaraya sahip bu kasaba. Hemen üzerinde
bulunan bir kale ve onun iki yanında birer koy mevcut. Manzara muhteşem. Kasaba
merkezine indiğimizde daracık sokaklarla birbirine bağlı yürüme yolları
görülmekte. Bu yürüme yollarında, eşeğiyle ile meşhur Rodos un turist
rehberleri sizi beklemekte. Bu dar sokakların merkezinde ufacık bir meydanı
mevcut. Bu meydanda da eşeklerin toplandığı kapalı bir alan. Gözümüze
kestirdiğimiz ilk sokağa dalıyoruz. Sokakların içerisi turistik eşya satan
ufacık dükkanlarla dolu. Bir süre sokakları dolaştıktan sonra yorulup bir
manzarada soluklanıyoruz. Sonraki durağımız olacak koylara yukarıdan bakıyoruz.
Lindos Bodrum un minyatür hali. Beyaz evleri Bodrum evlerine benziyor. Genelde
benzeyen başka da bir şey yok açıkcası. Klasik turistik bir kasaba. Dikkatimizi
çeken o kadar eşşeğe rağmen yollarında ne bir pislik ne de bir koku mevcut.
Gayet temiz bir yer.
Buradan çıkıp
Lindos Koyu nun plajına iniyoruz. Koy gayet korunaklı bir yer. Yelkenli
tekneniz ile kıyıya fazla yaklaşamıyorsunuz zira derinlik müsade etmiyor.
Müsade ettiği yerde de tonoz şamandıraları mevcut, sanırım gelen teknelerin
içeri girmemesi için hazırlanmışlar. Plajı ve denizi hayal kadar temiz ve
bakımlı. Plaj bölümünde gelen turistlerin kullanımı için ücretli şezlonglar
mevcut.
Lindos un güney
tarafında bir koy daha mevcut. Burası Lindos tan çok daha güzel bir yer.
Nerdeyse havuz denilecek kadar kapalı ve yelkenli teknelerin giremeyeceği kadar
dar bir girişe sahip. İçeride birkaç ufak motoryat ve balıkcı demirde
beklemekte. Sahili yine şezlonglar ile turistlerin kullanımına müsait. Denizi
tertemiz ve balıklar neredeyse elle tutulacak kadar çok. Burada kendimize engel
olamayıp atlıyoruz denize. Buraları görmek İrfan ın fikri idi. Başta ekip
olarak itiraz etmiştik, tekne ile gidebileceğimiz yerleri gezelim araba
kiralamayalım demiştik. Fakat hepimiz bu geziden memnun kaldık. İyi ki de gidip
görmüşüz.
Lindos Sokakları ;
Lindos un Güney Koyu ( Agios Pavlos ) ; |
İcebar dan çıktıktan sonra artık Rodos Merkez e dönebilirdik. Şimdi planımız bir şeyler atıştırıp yola çıkmak. O arada fark ediyoruz ki Ender in İpad i Akşam Casino da unutmuşuz. Onu almak için Casino ya gitmişken karşısındaki bir gece önce yemek yediğimiz mekanda yemek yiyoruz. Ve marinaya geri dönüyoruz. O arada teşekkür etmek için Marina Ofis e uğruyor ve geç çıkışımızın bedeli olan ödememizi yapıyoruz. Toplamda beş saat aştığımız çıkış süremiz için yarım gün ödeme talebimizi üzülerek geri çevirdiklerini söylüyorlar. Tam gün ödeme yapıyoruz ve vedalaşıyoruz.
Rodos u ekip olarak
çok beğeniyoruz. Merkez liman kalabalık ve rahatsız edici müzikleri olduğu için
Rodos Marinayı tercih etmiştik. Bu kararımızın doğru bir karar olduğunu
konuşuyor ve pruvamızı Symi ye çevirerek yola revan oluyoruz.
Çıkış saatimiz
akşam üstü altı. Gece seyri hazırlıklarına başlıyor ve çıkmadan ana yelkenimizi
hazırlıyoruz. Marina çıkışında yaklaşık 20 Knotlarla esen bir rüzgar karşılıyor
bizi. Gideceğimiz yönden yani tam kafadan gelen bir hava bu. Bizde yönümüzü
sancak yönde, gelen rüzgara kırk derece tutarak orsa yelken düzeni ile
tırmanmaya başlıyoruz. Bu seçim yolumuzu biraz uzatmamıza sebep olacak. Ama hiç
değilse kafadan deniz yemeden seyir yapabilecek ve yelkenlerimizi
kullanabileceğiz. Bu rota ile Kızılada açıklarına düşeceğiz sonrasında
anakaranın saçağına saklanıp deniz yemeden Bozburun u dönerek Symi Adasının
Pedi Koyu na dümen tutacağız.
Saatlerimiz 22:30 u
gösterdiğinde Pedi Koyu nun ağzına geliyoruz. Bu saatte Symi merkeze gidecek
bir araç olmayacağı aklıma geliyor. Zira bağlanmamız gece yarısını bulacak.
Aklıma Symi Merkez Liman a girmek geliyor. Sezon kapandığı için kalabalık
olmayacağını düşünüyorum. Rotamızı Symi Merkez Liman olarak düzeltiyoruz. Zaten
çok da uzak değil, yolumuz 2-3
mil uzuyor. Yeni rota ile yol alırken şaşırtıcı bir olay
geliyor başımıza.
Son Sürpriz..
Symi Liman ı
girişine çok az yolumuz kalmış artık hazırlıklara başlamak üzereydik ki birden
dümende olan İrfan yol keserek Fatih gelmen lazım diyerek beni çağırdı. Yol
kesmesi beni şaşırttı, bir sorun olduğu geldi hemen aklıma ki yanılmadığımı
anladım havuzluğa çıkınca. Yunan Sahil Güvenlik botu kontrol için bir anda
yanımızda bitmiş ve yine o an tüm projektörlerini bize doğrultmuştu. Aslında
ben içeride elimde ipad ile radar ekranını kontrol etmekteydim ama ne var ki
birkaç dakika gözümü ekrandan ayırmıştım. Ve şansa o boşlukta yanımıza
gelmişlerdi. Herkes çok şaşırdı tüm ışıkları kapalı şekilde bize çapacak kadar
yaklaşan bot birden ışıklarını açınca havuzlukta bulunan ekibi şok etmişti.
Görevliler teknede kaç kişi olduğunu, çıkış limanımızı ve nereye gittiğimizi
sordular. Gerekli bilgileri kendilerine vermemize rağmen bize tereddütle bakan
görevlilere gülerek sorun olmayacağını Symi ye bir çok kez geldiğimizi
söyledik. O anda da bir aksilik eseri rüzgar yön değiştirerek üzerinde yol
olmayan teknemizi çevirince bizim ekip bir anda stres altına girdi. Tabi hemen
tekneyi düzeltmek için her birimiz yapmamız gerekenlere yöneldik. O ara Sahil
Güvenlik iyi seyirler dileyerek bizden uzaklaştı. Olay sonrası kritik
yaptığımızda o gece ay olmadığı için her şeye müsait olan o karanlık gecenin
onlar üzerindeki gerginliğini anladık. Bir süre 2 mil açığımızda daireler
çizerek radarları ile bizi takip ettiler. Biz limana yönelince de görev
yerlerine geri döndüler. Bu yaşadığımız olay bizi istemesek de gerdi tabi.
Baskın yapar gibi gelmeleri, bir anda ışıklarını açıp bizi korkutmaları,
bizimde onları radarımızda fark edemeden üzerimize çullanmaları hoş değildi.
Neyse sonuçta görevleri diyerek bu tatsız durumu görmemezlikten geldik. Ama bu
macera bize ders oldu, ayın olmadığı gecelerde radar ekranını en yakın konuma alıp
etrafımızı devamlı taramalıyız dedik.
Saatlerimiz gece
yarısını gösterirken liman içerisine girdik. Pantelis Restaurant ın tam önünde
aborda olabileceğimiz yer ararken tam da önünün boş olduğunu görmek bizi
sevindirdi. Orayı isteme sebebim Pantelis in yakın arkadaşım olmasıydı. Sakince
bağlanarak bu seyrimize de tamamlamanın hazzı ile, likidlerimizi doldurup aysız
karanlık o gecenin güzelliğine kadeh kaldırdık. Bu gece son gecemizdi.
Kayığımızın havuzluğunda masamızı kurarak gece geç saatlere kadar sohbet ettik.
İlerleyen saatlerde de dinlenmeye çekildik.
Denizin Fatihi ;
18 Ekim 2015 Symi -
Turgut ;
Sabah saat 10 gibi
uyanan ekip ekmeğimizi almış kahvaltımızı hazırlamıştı. Kahvaltıdan sonra kış
için hazırlık yapmam gerektiğini yardım ederlerse işlerin kolaylanacağını
ilettiğim ekip sağolsun hemen işlere daldı.
Bugün dönüş günümüz
olduğu için teknede yapılacak işlere odaklandık. Su kaçıran hatch lere izole
yapılması, anten kablomuzun yenilenmesi yüzünden kablo girişlerinin
mastiklenmesi ve gurcatanın güverteye giren bölümlerinin açılıp kış için bir
sorun yaratıp yaratmayacağı kontrol edilecekti. Tüm ekip sağolsun ellerinde
takımlarla bir yerleri sökerek benim tek başıma bir günümü alacak bu işleri
birkaç saatte bitirdi. Saatlerimiz öğleden sonra üçü gösterdiğinde artık
ayrılmaya hazırdık.
Dönüş rotamızda iken sevgili İrfan yolumuzu bir mil uzatarak sevdiği bir bölgede yüzme molası vermemizi istedi, bizde ona uyarak tamam dedik. Gitmek istediği yer Symi Liman çıkışındaki
adaboğazı idi. Limandan uzaklaştıkça artar rüzgar 20 knotları bulmuştu.
Arkasında saklı olduğumuz adanın saçağından çıktığımızda ise 25-30 knot lar
esmekteydi. Bu fikrin iyi bir fikir olmadığını boğazdan geçtikten sonra havanın
bizi zorlayacağını anlamamıza rağmen macerayı seven bazı ekip üyelerimizin
ısrarı ile devam etmeye karar verdik. Adaboğazından çıkıp rotamıza dönünce hava
ve deniz iyice çıldırmış bordamızda patlayan dalgalar tekneyi salıncak gibi
sallamaya başlamıştı. Ne yapalım bu kararı biz verdik çekeceğiz diyerek sallana
yuvarlana Turgut a dümen tutmaya devam ettik. Yolumuz üzerinde bulunan,
Hisarönü nün güney doğusundaki adaların içinden geçelim mi acaba diye düşünürken
iyice oturan rüzgar, pupamıza dönünce sakin seyir yapmaya başladık. Ve Adaların arkasına girmeye karar verdik. Ayı bacağı
yelken düzenine geçip dümeni de Koray verdikten sonra belki balık da tutarız
diyerek iki oltamızıda da suya attık. Turgut önlerine kadar çektiğimiz oltalarımızdan
hiçbir balık alamadık ama bir denizadamı yakaladık sonunda. Temizlik yaparken kovayı
düşüren Koray almak için botla peşine düştüğünde oltalara dikkat etmesini
bilmesine rağmen dönüşte istemeden de olsa tüm oltaları birbirine karıştırarak gelmişti. Gözden
çıkardığımız oltaları toplarken sıkıntısız almamız iyi bir haber oldu bizler
için.
Saatler 20:00 gösterdiğinde Turgut a bağlanmış, teknede bu kadar kaptan olmasına rağmen sorunsuz bir seyahat yapmanın hazzı ile İstanbul a dönüş yolu için hazırlıklarımızı bitirmiştik.
Saatler 20:00 gösterdiğinde Turgut a bağlanmış, teknede bu kadar kaptan olmasına rağmen sorunsuz bir seyahat yapmanın hazzı ile İstanbul a dönüş yolu için hazırlıklarımızı bitirmiştik.
Yine bu
seyahatimizde de Lotus dan kalan alışkanlığımız ile gezimizin EN lerini
belirledik Efendim;
En Güzel Koy Lindos ve Güney Koyu Agios Pavlos
En Keyifli Yelken
Turgut – Rodos Arası ( Ayı bacağı + Balon )
En İyi Ahçı Ender (
Sağolsun bizi hiç mutfağa sokmadı )
En Çalışkan Ekip
Üyesi Koray ( Son günkü işlerin en zorlarını o yaptı sağolsun )
En Sevdiğimiz Ada Rodos ( İlk defa gitmiştik yoksa aslında her zaman Symi )
En Beğendimiz Liman Symi Merkez Limanı
En Sevdiğimiz Ada Rodos ( İlk defa gitmiştik yoksa aslında her zaman Symi )
En Beğendimiz Liman Symi Merkez Limanı
En Yardımsever Kişilik Rodos Marina Selen Hanım Ve Eşi İsa Bey
Eve efendim yine geldik bir
seyahatimizin sonuna, seyir yazımı okuduğunuz için teşekkür eder bir sonraki seyahatimizde görüşmeyi dilerim ..
Selametle ..
Fatih Tanış
S / Y Denizin Fatihi
S / Y Denizin Fatihi